Çocuklarda Yemek Yeme Alışkanlıkları

Çocuklara yemek yedirmek konusunda sorun yaşamayan hemen hemen hiç bir aile yoktur. Kıyısından köşesinden mutlaka bir yerlerden yakalamışsınızdır sizde. Yaşamın doğasında var olan bir süreç neden böyle bir kabusa dönüşüyor dersiniz. Elimizde tas, tabak çocuğun peşinden koşup duruyoruz. Belirlediğimiz mönüleri belirlediğimiz saatlerde yemelerini bekliyoruz. Tabak bitecek yoksa rahat etmiyoruz.

Ben bu kabusu doruk noktalarda yaşayan biri olarak sesleniyorum size. Aralık 2015’de yaptığımız bir Dr. görüşmesi sonrasında radikal kararlar alıp Ada Deniz’i kendi haline bıraktık. Doğal bir yaşamın parçası olan beslenme eylemi 2,5 yaşındaki bir çocuk için artık kendi tarafından kontrol edilebilir bir aktivite olmalıydı. Doktorumuzun  ikna edici konuşmasından  aldığımız öğütleri ve yaptığım araştırmalar neticesinde ulaştığım önemli noktaları aşağıda sizlerle paylaşacağım. Eminim size ışık tutacaktır.

Çocuklar neden yemek  istemezler?

Anne babalarının sürekli kendileriyle ilgilenmesini isteyen çocuklar yemek yemediklerinde ya da az yemek yediklerinde onlarla daha fazla ilgilenildiğini fark ederler. Bu durum az yemek yeme ya da yavaş yeme davranışını pekiştirir. Böylece bazı ailelerde yemek saatleri çok uzar. Gün boyunca çok yoğun çalışıp yorulan anne babalar da çocukların ağızlarında yemeklerini biriktirmelerinden ya da yavaş çiğnemelerinden, dolayısıyla da yemek saatlerinin bu kadar uzamasından, rahatsız oldukları için çocuklarını yemek yeme konusunda teşvik etmeye çalışırlar. Bu yüzden yemek sırasında onlara “Hadi, çabuk yer misin?” gibi sözler söylerler. Fakat bu tür durumlarda söylenen bu sözler ters etki yapar ve ilgi çektiğini fark eden çocuk yavaş yemek yemeye ya da yemek yememeye devam eder. Yemek konusunda anne babaların sabırlı olması gerekmektedir. Çocuk ne kadar yavaş yemek yerse yesin ona tabağındaki yemeği bitirmesi ya da daha hızlı yemesi konusunda baskı yapılmamalıdır. Ancak anne babaların yemek konusunda aşırı gevşek bir tutumu da benimsememeleri gerekmektedir. Çünkü böyle bir tutum yemek sürelerinin bazen saatlerce sürmesine yol açar. Dolayısıyla yemek konusunda baskı yapmamakla birlikte yemek saatini sınırlandırmak gerekir. Çocuk yemek için ayrılan süre boyunca yemeğini bitirmesi gerektiğini, aksi takdirde sofranın kaldırılacağını bilmelidir. Burada göz önünde bulundurulması gereken konu özellikle yemek yemekten hoşlanmayan fakat çikolata, bisküvi gibi abur cubur yemeyi seven çocuklara öğün arasında bu tür yiyeceklerin verilmemesidir. Aksi takdirde çocuklar yemek süresince hiçbir şey yemezler ve sofra kaldırıldıktan sonra aç oldukları için karınlarını, besin değeri düşük abur cuburla doldurmak isterler. Yine bu durumda, tutarlı anne baba tutumu çocukların yeme alışkanlıklarını bir düzene koymak için önemlidir. Çocuğun öğün arasında herhangi bir şey atıştırması istenilmiyorsa, bu kurala evde bulunan diğer yetişkinlerin de saygı göstermesi ve çocuğa çikolata, bisküvi gibi atıştırmalık ürünlerin verilmemesi gerekmektedir.

  • Sofra kültürü;

Sofraya birlikte oturun ve beraber yemek yiyin. Anne babaların her davranışı çocuklar için önemlidir ve onların davranışlarını taklit ederler.Yemek konusunda da çocuğumuzun yemek yemesini istiyorsak diğer konularda olduğu gibi ona model olmalıyız ve birlikte yemek yemeliyiz. Örneğin anne babanın evde düzenli bir beslenme alışkanlığı yoksa çocuklarının da dengeli beslenmesi beklenemez. Ya da anne ya da babası yemek seçen bir çocuğunda benzer davranışlar göstermesi normaldir. Yemek esnasında sohbet edip keyifli bir zaman geçirmek çok önemlidir. Çocuğunuza yemek masasında oturup yemek yemenin sıkıcı bir süreç olmadığını, ailenin bir araya gelip hoş zaman geçirdiği bir aktivite olarak algılamasını sağlayın.

  • Çocuğunuzun ne yiyeceğine siz, ne kadar yiyeceğine kendisi karar versin;

Mönüyü siz oluşturun ancak, ne kadar yiyeceğine çocuğunuzun kendisinin karar vermesini sağlayın. Yemeklerdeki porsiyon miktarları küçük olmalı ve çocuğun ihtiyacı olduğunda yardım edilmelidir. Okul öncesi çocuklara uygun porsiyon miktarı genellikle yetişkin porsiyonunun yaklaşık dörtte biri kadardır. Büyük porsiyonlar çocuğu sıkabilir ve böylece daha az yemesine neden olabilir. En iyisi küçük miktarlarda sunmak ve bitirdiğinde, daha fazla isteyip istemediğini sormaktır. Çocuğunuz yemeğin bir bölümünü yemişse ya da yemeğine hiç dokunmamış ise aşırı tepki vermemek gerekir.Hiçbir şey yemezse, sorun etmeyin. Bir sonraki öğün de acıkacaktır.

  • Seçenek sunun;

Yemekte birden fazla seçenek olmalıdır. Tabağındaki yemeklerden hangisini yiyeceğine bırakın kendisi karar versin.Uzmanlara göre çocukların yeni bir tatla tanışabilmesi için o gıdayı en az 10 kere görmesi gerekiyormuş. Çocuğunuza 3 seçenekli bir sofra kurun. Bunlardan bir tanesi kesin yiyebileceği sevdiği bir yemek, diğeri belki tadına bakacağı, 3. ise hiç yemediği belkide hiç tatmadığı bir  gıda olmalı. 3. seçenek her öğünde önüne getirilip, çocuğun göre göre bu besin ile tanışması sağlanmalı. En sonunda dayanamayıp tadına bakmak isteyecektir. ü       Yemeğini kendisinin yemesi gerekmektedir. Fakat yemek yerken yetişkinler kadar becerikli olması beklenmemelidir. Dolayısıyla üstüne ve etrafına dökmesi durumunda çocuğa olumsuz bir tepki verilmemelidir.

  • Sonuç olarak;

Israr etmeyin ve baskı yapmayın. Bu davranışlar beklenenin aksine çocuğun daha da az yemesine neden olur. Çocuğunuz yemeğinin bittiğini söylediğinde masadan kalkmasına izin verin. Zamanında ve yeterli miktarda yemediği, etrafı kirlettiği, çok yediği için ya da başka nedenlerle çocuğa maddi ve manevi baskı yapmak, bağırmak, korkutmak, zorla yedirmeye çalışmak, cezalandırmak gibi davranışlar çocuk üzerinde sonradan düzeltilemeyecek zararlı izler bırakır ve bu yollarla iyi sonuç alınmaz. Çocuğu yemek yemesi için zorlamak, onda tam tersi bir tepkiye yol açar. Zorlama ne kadar sık tekrarlanırsa, çocuk annenin bu konudaki duyarlılığını ne kadar çabuk fark ederse yemek yemeği o kadar şiddetle reddeder.Durumu dramatikleştirmeyin, kendinizi suçlamayın, kendinizi bir önceki kuşağın baskılarından koruyun, kendi çocuğunun her şeyi yediğini iddia eden arkadaşlarınızı dinlemeyin, umudunuzu kaybetmeyin. Çocuk eğitiminde kalıplardan kaçının, birkaç öğün az yemekle, bir tek o gün sebze yememekle, bir gün et yememekle ya da süt içmemekle çocuğun kilo kaybedebileceği ya da sağlıksız büyüyebileceği gibi yanlış bir saplantıdan kurtulun. Zorla yemek yedirme sonucu oluşacak kısır döngü içinde, çocukla aile arasında iletişimin bozulabileceğini ve sağlıksız beslenme ortamının çocukta öfke nöbetlerine sebep olabileceğini unutmayın. Yemek saatine yakın, benzer krizler yaşanacak stresiyle evde gergin bir hava eseceğini unutmayın, yemek saatlerini günün kabusu haline getirmeyin.

  • Bizdeki son durum ne?

Öncelikle oturmaktan çok sıkıldığı mama sandalyesinden kurtulduk (mutfakta ne kadar yer işgal ediyormuş meğerse). Ona kendisinin güvenle oturabileceği bir sandalye yaptırdık. Yüksek ve sert bir minder ile masaya daha yakın oturabilmesini sağladık. Sandalyenin kenar kollarını masaya iyice yaklaştırdığımızda kenarlardan düşmesini engellemiş olduk. Artık bizimle birlikte yemek masasında, kendi sandalyesinde yerini alıyor. Öğünlerde minik porsiyonları önüne koyup istediğini yiyebileceğini söylüyoruz. Kah çatalı ile kah eli ile tabağından bir şeyler yiyor. Eskiden olsa bu yedikleri karşısında deli olup ona hemen başka bir şey hazırlayıp kaşıkla yedirmeye çalışırdım. Şimdi öyle yapmıyorum. Masada yediği kadar yeyip kalkıyor. Bazen bu bir kaşık oluyor bazen de tek bir zeytin tanesi… Uzun sürelerin ardından mama dediği oldu. Sanırım karnı acıkmaya başladı. Bu durumlarda biraz destek ile yemeğini yemesini sağladık. Bir anda çocuğun kendi başına yemesini beklemekte biraz zor gibi geliyor bana. Adım adım geçiş yapmak daha doğru bence. Sandalyesinde oturup tabağına uzanması bile büyük bir adım bizim için. Bu pazar kahvaltısında masanın baş köşesindeki yerini aldı ve bizimle sohbet eder gibi bir şeyler anlatıp güldü. Elinde çatalı ucunda salatalığı ile yetişkin bir insan edası ile sofraya ortak oldu. Yemekte zorlandığı noktada ben yardım ediyorum. Ancak istemediğinde ısrar etmiyorum. Annelik kolay değil arada dayanamayıp kaşığı elime aldığım anlarda olmuyor değil :) İsterse vermeye devam ediyorum yemeğini. Kafasını çevirirse ya da yüzünü ekşitirse öğünümüzü tamamladığımıza karar verip sofradan kalkıyoruz.

Diğer bir yeniliğimiz ise Ödül Panosu oldu. Kimileri yemeğin ödül ya da ceza ile değerlendirilmemesini söylüyor ancak biz şimdilik bu girişimin faydasını görüyoruz. Sofraya otururken yemeğini kendi başına yerse ödül alabileceğini söylüyoruz. Hazırladığım panoya yemek bitiminde etiket yapıştırıyoruz ve halıda dans ediyoruz. Bu bir motivasyon kaynağı oldu bizim için. Adanın çok hoşuna gidiyor.

Bir de atıştırmalık kutusu hazırladık. İçerisinde Ada’nın en sevdiği sürpriz yumurtalar var.(çikolatasını hızlıca sıyırıp çöpe atıyoruz, Ada zaten içinden çıkan minik oyuncaklarla ilgileniyor) Bu kutu her öğünde çıkmıyor karşısına, günde bir kere ya da 2-3 günde bir oluyor.

Son olarak çok değerli bir hocamın bir gün bana söylediği bir cümleyi sizle paylaşmak istiyorum. ‘’Çoçuğunun yememe gibi bir sorunu yok sorun sensin! O hayatından memnun istediği zaman yer istemediği zaman yemez onu zorlayan ve yemesini istediğinde yemediği için mutsuz olan yine  sensin… sen kendini değiştir. Ne yapacaksın zorla mı yedireceksin????

Gerçekten ZORLA yemek mi yenir….?

Licensed under CC BY-NC-SA 4.0
Son güncelleme 25 Feb 2016 04:02 UTC
comments powered by Disqus
Hugo ile oluşturuldu.
Stack teması Jimmy tarafından tasarlandı